ArxivXəbər lentiXəbərlər

Fazil Musfata: “Türkiyə Ermənistan sərhəddini açmalıdır”

Deputat Fazil Qəzənfəroğlunun (Mustafa) 2005-ci ildə Türkiyə mətbuatına verdiyi müsahibəni təqdim edirik. 

Fazil Qəzənfəroğlu 2005-ci ildə Türkiyənin Ermənistanla sərhədlərini açmasını məsləhət görür. Maraqlıdır, görəsən, Fazil adlı deputatda bu erməni sevgisi hardan və niyə görə qaynaqlanıb?

Müsahibəni olduğu kimi oxucularına təqdim edirik:

Türkiye Ermenistan sınırını açmalıdır

TÜRKSOLU: 6 Kasım 2005 tarihinde yapılan parlamento seçimlerinin sonuçlarını değerlendirebilir misiniz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Azerbaycan Milli Meclisi için yapılan 6 Kasım 2005 seçimleri beklenildiği gibi Yeni Azerbaycan Partisi’nin üstünlüğü ile geçti. Muhalefet güçleri ise resmi neticelere göre ciddi sayıda milletvekili çıkaramadılar. Hatta grup kurma imkânı bile elde edemediler. Elbette seçimlerde ciddi kanunsuzluklar yapıldı.

Hakimiyetin bütün kolluk güçleri açıkça ya da gizli bir şekilde Yeni Azerbaycan Partisi (iktidar partisi) adaylarının desteklenmesi için çalıştılar. Buna rağmen muhalefetin reel olarak neredeyse yüzde otuz beş-kırk milletvekili kazanma imkanı vardı, fakat iktidar bunu engelledi. Şu andaki sonuçlar reel durumu kesinlikle aksettirmiyor. Bununla beraber, muhalefetin aldığı oylar da, muhalefete olumlu bakan seçmenlerden daha çok, iktidardan memnun olmayan seçmenlerin “tepki oyları” idi.

Muhalefetin en güçlü bölümü olarak tanıtılan “Azatlık Bloğu” ciddi dış desteğe güvendiğini söylese de, seçimlerin sonunda böyle bir desteğin gerçekleşmediğini itiraf etti. Batılı ülkelerin açık şekilde Azerbaycan’da devrim yapılmasını istemesi seçimlerin sonucuna etkisi gösterdi ve iktidar kendi isteklerine uygun bir şekilde, ezici üstünlüğünü kabul ettirdi. Daha muhafazakar bir meclisin oluşmasını, bu yüzden sağladı.

TÜRKSOLU: Azatlık Bloğu seçimlerde büyük sahtekarlıklar yapıldığını, bu yüzden seçimlerin geçersiz sayılmasını istiyor. Sizin bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Seçimlerde ciddi sahtekârlıklar yapılmıştır ve muhalefetin bu gibi taleplerinde belirli oranda haklılık payı vardır. Ancak Azatlık Bloğu’nun iddia ettiği gibi şikayet galibiyetten değil, en normal seçimlerde bile sayı itibarıyle iktidarla beraber aynı seviyeye yaklaşmaktan söz edilebilirdi.

Azatlık Bloğu aslında daha çok radikal temayüllü kitleye dayanan bir politika izlediğinden yönetimden memnun olmayan ancak olayların güvenli bir şekilde gelişmesini arzulayan halk kesiminin güvenini kazanamadı. Daha çok sokak yürüyüşleri ve miting eylemleri üzerinde seçim taktiğini kuran bloğun adıları ekonominin parasını elinde toplayan güçlerden hiç bir destek alamadı ve bu gibi hareketler ülkede hiç bir ekonomik kriz yaratamazdı. Doğaldır ki, her özel politik krizin ilk şartı, sosyal-ekonomik memnuniyetsizlik belirtileri ile sıkı sıkıya bağlıdır.

Azerbaycan’da ise böyle bir şey olmadı. Diğer taraftan ise yani seçimlerin yapılmasının marjinal bir grubun ya da siyasi düzeyi düşük olan fertlerin, isteğinden başka bir şey gibi açıklamak doğru olmaz. Ne Batı ülkelerinden bu yönde gelen bir talep var, ne de cemiyetin mutlak çoğunluğunun bu taleple meydanlara çıkma isteği ve imkânı var. Bu yüzden böyle bir talep; reel olmayan, ancak politik ilkelerden geri çekilmemek bakımından ortaya atılan bir talep gibi dikkate alınabilir.

TÜRKSOLU: İktidar, ABD’nin dolaylı yollarla da olsa Azerbaycan seçimlerine karıştığını ve Azatlık Bloğu’na maddi ve manevi destek verdiğini iddia ediyor. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Böyle bir desteğin olduğunu ne iktidar ne de muhalefet saklamış, seçimlerin gidişatında her ikisi de tastik etmişlerdir. Seçim öncesinde iktidarın gözü Ukrayna ve Gürcistan olaylarından korktuğu için devrim korkusunu yaşadığını hissettiriyordu. Ancak sonraki dönemlerde ABD’den ve Avrupa Birliği’nden gizli teminat aldığından, iktidar daha sakin davranmaya başladı. Resul Guliyev’in gelişini engellemekle, iktidar içindeki gizli muhalifleri temizlemekle bu karmaşaya son verdi.

Muhalefet ise, ciddi sosyal, iktisadi ve siyasi tahlil yapmadan inkılâp sözünü ve ABD’nin desteği konusunu gündeme getirdi. İktidarın zamanından önce toparlanmasına yarayan bir faaliyetin kahramanı oldu. Ancak dışarıdan gelen ve çok da büyük olmayan para, iktidarın maliye gücü ile karşılaştırmada çok cüzi rakamlarla ifade olunuyordu. Bu durum sonuçta da kendini göstermiş oldu. Ancak seçimlerden sonra, ABD’nin seçim hielerini sessizlikle karşılamasının sebebi olarak iktidar bu dış destek meselesinin üzerine gitmedi ve konu aktüalitesini kaybetmiş oldu.

TÜRKSOLU: George Soros vakıflarının, Gürcistan, Ukrayna ve Yugoslavya’da yapılan seçimlerde önemli görevler yaptıkları ve seçimlerin sonucunu etkiledikleri, basın ve yayın kuruluşlarında bolca yazıldı ve söylendi. Biliyorsunuz, Azerbaycan’da bir “Demokrasi Enstitüsü “ var. Bu enstitü Soros vakıflarınca maliyeleştiriliyor. Acaba, bu enstitü, Azerbaycan seçimlerine müdahil olarak diğer yerlerdeki gibi bir sonuç alınmasına imkan yaratabilir mi?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Azerbaycan’da bu gibi hareketlerin hepsi devletin ciddi kontrolü altındadır ve ülkede iktidarın belirlediği “çerçeve demokrasisi” mevcuttur. Petrol gelirleri, total kontrolü gerçekleştirmek işinde iktidara büyük imkanlar vermiştir. Aslında Azerbaycan muhalefetinin kendisi de demokrasi uğrunda değil, daha çok iktidar olma uğrunda mücadele etmektedir.

Ona göre de iktidar uğrunda mücadele yürüten güçlere, iktidarla sık iş birliği yapan uluslararası güçlerin ciddi destek vermesi beklenen bir şey değildi. Bu yüzden Azerbaycan’daki dış paralar hesabına çalışan vakıflar küçük korparatif isteklerden uzak durmaya çalışmakta ve iktidarla açık mücadele riskini göze almamaktadırlar. Bu sebepten de onların seçim işlemine karışmaları, özel şekilde etki etmeleri imkânı bir hayli zayıflatılmıştır.

TÜRKSOLU: ABD’nin büyük Ortadoğu Projesi kapsamında İran’ın demokratikleştirilmesi meselesi de bulunuyor. Yine basın yayın organlarında, ABD’nin Azerbaycan’dan üs istediği ve İlham Aliyev iktidarının, bazı şartlarla bu teklife sıcak baktığı yazıldı. ABD’nin, Azerbaycan’da üs kurarak askeri birlik bulundurmasına ve buradan İran’a olası bir operasyon düzenlemesine nasıl bakıyorsunuz? Siz iktidar olsaydınız böyle bir isteğe nasıl cevap verirdiniz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: ABD’nin Azerbaycan’daki parlamento seçimlerinden sonra iktidarla işbirliği yaptığını göstermesinin arkasında yatan başlıca sebeplerden biri İran meselesi ile doğrudan ilişkilidir. Şu sıralarda, İran’la komşu olan bir ülkede, sürpriz bir şekilde, iktidar değişikliği ya da rahat ve huzurun bozulmasına imkan verecek adımlardan doğan riski ABD göze alamazdı. Bu yüzden iktidar ile ABD arasında bir anlaşma olması fikri kuvvet kazanıyor. Ancak Rusya ve İran’ın dikkat merkezinde olan Azerbaycan’da ABD üssü açılması meselesi şimdilik Azerbaycan iktidarının balanslı dış politika anlayışına terstir ve yakın zamanlarda böyle bir üssün açılması pek mümkün görünmemektedir. İran’a karşı, Azerbaycan üzerinden Rusya ile uzlaşmadan ABD’nin her hangi bir operasyon düzenlemesi de oldukça ciddi sorunlar çıkarabilir. Bundan en büyük zararı da hiç şüphesiz Azerbaycan görür. Biz iktidar olsaydık, her halde şimdiki balans ayarlı politikaya devam ederdik.

TÜRKSOLU: Azerbaycan’ın önündeki en büyük mesele, bize göre Karabağ ve Ermeni sorunudur. Seçimler sırasında ne muhalefet, ne de iktidar, bu meseleyi nasıl çözeceklerine dair tek laf bile etmediler. Sanki, böyle bir mesele yokmuş gibi davrandılar. Size göre Karabağ meselesi nasıl çözülebilir? On yıldan fazla bir zamandır görüşmeler sürüyor, bir sonuç alınamadı. Ne yapılmalı?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Karabağ meselesi, ne Azerbaycan iktidarının, ne de muhalefetinin tasavvurunda, bağımsız halledilecek bir mesele gibi görülmüyor. Çünkü; Azerbaycan bakımından meselenin iki hal yolu var; ya toprakların işgali ile uyuşacak ve topraklarının alınmasını kabul ederek ebedi barış yapacaksın, ya da ordunu seferber ederek düşmanı topraklarından çıkaracaksın. Birinci ve ikinci yolun her ikisi de realist görünmüyorsa, bütün dikkatini uluslararası iradeye yönelteceksin.

Uluslararası irade ise, Ermenistan’ı himaye etme görüşünden vazgeçecek gibi görünmüyor. Benim kişisel kanaatim sorunu ekonomik yönden çözümlemeyi öne çıkarmayı risk etmeliyiz. Burada ilk etapta, Türkiye’nin Ermenistan sınırını açması ve Ermenistanla ekonomik ilişkileri güçlendirmesi gerekir.Çünkü, açıkça itiraf etmeliyiz ki, bizim Ermenistan’ı izolasyon halinde tutma politikamızın hiç bir anlamı kalmamıştır.

ABD, Fransa, İran gibi devletler onlara açık desteklerini ettirerek çökmelerini önlüyorlar. Azerbaycan’ın ekonomik yönden güçlü bir devlet olması ve demokratikleşmesi Kıbrıs meselesinde olduğu gibi sorunun ekonomik cihetten güçlünün lehine çözülmesine imkan verebilir.

Türkiye Ermenistan sınırını açmalıdır

TÜRKSOLU: 6 Kasım 2005 tarihinde yapılan parlamento seçimlerinin sonuçlarını değerlendirebilir misiniz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Azerbaycan Milli Meclisi için yapılan 6 Kasım 2005 seçimleri beklenildiği gibi Yeni Azerbaycan Partisi’nin üstünlüğü ile geçti. Muhalefet güçleri ise resmi neticelere göre ciddi sayıda milletvekili çıkaramadılar. Hatta grup kurma imkânı bile elde edemediler. Elbette seçimlerde ciddi kanunsuzluklar yapıldı. Hakimiyetin bütün kolluk güçleri açıkça ya da gizli bir şekilde Yeni Azerbaycan Partisi (iktidar partisi) adaylarının desteklenmesi için çalıştılar. Buna rağmen muhalefetin reel olarak neredeyse yüzde otuz beş-kırk milletvekili kazanma imkanı vardı, fakat iktidar bunu engelledi. Şu andaki sonuçlar reel durumu kesinlikle aksettirmiyor. Bununla beraber, muhalefetin aldığı oylar da, muhalefete olumlu bakan seçmenlerden daha çok, iktidardan memnun olmayan seçmenlerin “tepki oyları” idi.

Muhalefetin en güçlü bölümü olarak tanıtılan “Azatlık Bloğu” ciddi dış desteğe güvendiğini söylese de, seçimlerin sonunda böyle bir desteğin gerçekleşmediğini itiraf etti. Batılı ülkelerin açık şekilde Azerbaycan’da devrim yapılmasını istemesi seçimlerin sonucuna etkisi gösterdi ve iktidar kendi isteklerine uygun bir şekilde, ezici üstünlüğünü kabul ettirdi. Daha muhafazakar bir meclisin oluşmasını, bu yüzden sağladı.

TÜRKSOLU: Azatlık Bloğu seçimlerde büyük sahtekarlıklar yapıldığını, bu yüzden seçimlerin geçersiz sayılmasını istiyor. Sizin bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Seçimlerde ciddi sahtekârlıklar yapılmıştır ve muhalefetin bu gibi taleplerinde belirli oranda haklılık payı vardır. Ancak Azatlık Bloğu’nun iddia ettiği gibi şikayet galibiyetten değil, en normal seçimlerde bile sayı itibarıyle iktidarla beraber aynı seviyeye yaklaşmaktan söz edilebilirdi. Azatlık Bloğu aslında daha çok radikal temayüllü kitleye dayanan bir politika izlediğinden yönetimden memnun olmayan ancak olayların güvenli bir şekilde gelişmesini arzulayan halk kesiminin güvenini kazanamadı. Daha çok sokak yürüyüşleri ve miting eylemleri üzerinde seçim taktiğini kuran bloğun adıları ekonominin parasını elinde toplayan güçlerden hiç bir destek alamadı ve bu gibi hareketler ülkede hiç bir ekonomik kriz yaratamazdı. Doğaldır ki, her özel politik krizin ilk şartı, sosyal-ekonomik memnuniyetsizlik belirtileri ile sıkı sıkıya bağlıdır. Azerbaycan’da ise böyle bir şey olmadı. Diğer taraftan ise yani seçimlerin yapılmasının marjinal bir grubun ya da siyasi düzeyi düşük olan fertlerin, isteğinden başka bir şey gibi açıklamak doğru olmaz. Ne Batı ülkelerinden bu yönde gelen bir talep var, ne de cemiyetin mutlak çoğunluğunun bu taleple meydanlara çıkma isteği ve imkânı var. Bu yüzden böyle bir talep; reel olmayan, ancak politik ilkelerden geri çekilmemek bakımından ortaya atılan bir talep gibi dikkate alınabilir.

TÜRKSOLU: İktidar, ABD’nin dolaylı yollarla da olsa Azerbaycan seçimlerine karıştığını ve Azatlık Bloğu’na maddi ve manevi destek verdiğini iddia ediyor. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Böyle bir desteğin olduğunu ne iktidar ne de muhalefet saklamış, seçimlerin gidişatında her ikisi de tastik etmişlerdir. Seçim öncesinde iktidarın gözü Ukrayna ve Gürcistan olaylarından korktuğu için devrim korkusunu yaşadığını hissettiriyordu. Ancak sonraki dönemlerde ABD’den ve Avrupa Birliği’nden gizli teminat aldığından, iktidar daha sakin davranmaya başladı. Resul Guliyev’in gelişini engellemekle, iktidar içindeki gizli muhalifleri temizlemekle bu karmaşaya son verdi.

Muhalefet ise, ciddi sosyal, iktisadi ve siyasi tahlil yapmadan inkılâp sözünü ve ABD’nin desteği konusunu gündeme getirdi. İktidarın zamanından önce toparlanmasına yarayan bir faaliyetin kahramanı oldu. Ancak dışarıdan gelen ve çok da büyük olmayan para, iktidarın maliye gücü ile karşılaştırmada çok cüzi rakamlarla ifade olunuyordu. Bu durum sonuçta da kendini göstermiş oldu. Ancak seçimlerden sonra, ABD’nin seçim hielerini sessizlikle karşılamasının sebebi olarak iktidar bu dış destek meselesinin üzerine gitmedi ve konu aktüalitesini kaybetmiş oldu.

TÜRKSOLU: George Soros vakıflarının, Gürcistan, Ukrayna ve Yugoslavya’da yapılan seçimlerde önemli görevler yaptıkları ve seçimlerin sonucunu etkiledikleri, basın ve yayın kuruluşlarında bolca yazıldı ve söylendi. Biliyorsunuz, Azerbaycan’da bir “Demokrasi Enstitüsü “ var. Bu enstitü Soros vakıflarınca maliyeleştiriliyor. Acaba, bu enstitü, Azerbaycan seçimlerine müdahil olarak diğer yerlerdeki gibi bir sonuç alınmasına imkan yaratabilir mi?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Azerbaycan’da bu gibi hareketlerin hepsi devletin ciddi kontrolü altındadır ve ülkede iktidarın belirlediği “çerçeve demokrasisi” mevcuttur. Petrol gelirleri, total kontrolü gerçekleştirmek işinde iktidara büyük imkanlar vermiştir. Aslında Azerbaycan muhalefetinin kendisi de demokrasi uğrunda değil, daha çok iktidar olma uğrunda mücadele etmektedir. Ona göre de iktidar uğrunda mücadele yürüten güçlere, iktidarla sık iş birliği yapan uluslararası güçlerin ciddi destek vermesi beklenen bir şey değildi. Bu yüzden Azerbaycan’daki dış paralar hesabına çalışan vakıflar küçük korparatif isteklerden uzak durmaya çalışmakta ve iktidarla açık mücadele riskini göze almamaktadırlar. Bu sebepten de onların seçim işlemine karışmaları, özel şekilde etki etmeleri imkânı bir hayli zayıflatılmıştır.

TÜRKSOLU: ABD’nin büyük Ortadoğu Projesi kapsamında İran’ın demokratikleştirilmesi meselesi de bulunuyor. Yine basın yayın organlarında, ABD’nin Azerbaycan’dan üs istediği ve İlham Aliyev iktidarının, bazı şartlarla bu teklife sıcak baktığı yazıldı. ABD’nin, Azerbaycan’da üs kurarak askeri birlik bulundurmasına ve buradan İran’a olası bir operasyon düzenlemesine nasıl bakıyorsunuz? Siz iktidar olsaydınız böyle bir isteğe nasıl cevap verirdiniz?

FAZIL GAZANFEROĞLU: ABD’nin Azerbaycan’daki parlamento seçimlerinden sonra iktidarla işbirliği yaptığını göstermesinin arkasında yatan başlıca sebeplerden biri İran meselesi ile doğrudan ilişkilidir. Şu sıralarda, İran’la komşu olan bir ülkede, sürpriz bir şekilde, iktidar değişikliği ya da rahat ve huzurun bozulmasına imkan verecek adımlardan doğan riski ABD göze alamazdı. Bu yüzden iktidar ile ABD arasında bir anlaşma olması fikri kuvvet kazanıyor. Ancak Rusya ve İran’ın dikkat merkezinde olan Azerbaycan’da ABD üssü açılması meselesi şimdilik Azerbaycan iktidarının balanslı dış politika anlayışına terstir ve yakın zamanlarda böyle bir üssün açılması pek mümkün görünmemektedir. İran’a karşı, Azerbaycan üzerinden Rusya ile uzlaşmadan ABD’nin her hangi bir operasyon düzenlemesi de oldukça ciddi sorunlar çıkarabilir. Bundan en büyük zararı da hiç şüphesiz Azerbaycan görür. Biz iktidar olsaydık, her halde şimdiki balans ayarlı politikaya devam ederdik.

TÜRKSOLU: Azerbaycan’ın önündeki en büyük mesele, bize göre Karabağ ve Ermeni sorunudur. Seçimler sırasında ne muhalefet, ne de iktidar, bu meseleyi nasıl çözeceklerine dair tek laf bile etmediler. Sanki, böyle bir mesele yokmuş gibi davrandılar. Size göre Karabağ meselesi nasıl çözülebilir? On yıldan fazla bir zamandır görüşmeler sürüyor, bir sonuç alınamadı. Ne yapılmalı?

FAZIL GAZANFEROĞLU: Karabağ meselesi, ne Azerbaycan iktidarının, ne de muhalefetinin tasavvurunda, bağımsız halledilecek bir mesele gibi görülmüyor. Çünkü; Azerbaycan bakımından meselenin iki hal yolu var; ya toprakların işgali ile uyuşacak ve topraklarının alınmasını kabul ederek ebedi barış yapacaksın, ya da ordunu seferber ederek düşmanı topraklarından çıkaracaksın. Birinci ve ikinci yolun her ikisi de realist görünmüyorsa, bütün dikkatini uluslararası iradeye yönelteceksin.

Uluslararası irade ise, Ermenistan’ı himaye etme görüşünden vazgeçecek gibi görünmüyor. Benim kişisel kanaatim sorunu ekonomik yönden çözümlemeyi öne çıkarmayı risk etmeliyiz. Burada ilk etapta, Türkiye’nin Ermenistan sınırını açması ve Ermenistanla ekonomik ilişkileri güçlendirmesi gerekir. Çünkü, açıkça itiraf etmeliyiz ki, bizim Ermenistan’ı izolasyon halinde tutma politikamızın hiç bir anlamı kalmamıştır.

ABD, Fransa, İran gibi devletler onlara açık desteklerini ettirerek çökmelerini önlüyorlar. Azerbaycan’ın ekonomik yönden güçlü bir devlet olması ve demokratikleşmesi Kıbrıs meselesinde olduğu gibi sorunun ekonomik cihetten güçlünün lehine çözülmesine imkan verebilir.”

Müsahibənin linkini buradan endirə bilərsiz:

http://www.turksolu.com.tr/97/gazanferoglu97.htm

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

Back to top button